Bir mübarek sefer ile kâinatın kalbine varmak, insan taş kesilmesin diye taşın insan kesildiği Kâbe-i Muazzama’ya ermek.
Hangi iman sahibi insanın kalbini yarsanız onda Kâbe’ye karşı derin aşkların olduğuna şahit olursunuz. Böyle olmasına rağmen herkese nasip olmamasında yine sırların gizli olduğu bir yolculuktur Umre.
Her kime Kâbe nasip olsa, Hüda rahmet eder, Kişi sevdiğini hanesine davet eder. (SÜLEYMAN NAHİFİ)
Buyurarak oraya gidebilmenin en önemli sırlarından birisinin Cenabı Hakk’ın sevdiği insan olmaktan geçtiğine işaret edilen bir yolculuktur Umre.
Kutsal mekânları ziyaret etmek olan Umre, imar etmek, iman hayatımızı resetlemek, ruh dünyamızdaki tahribatı onarmak, manevi hayatımızı bakıma tadilata almak demektir.
Elest bezminde verilen ahdi (bela) yenileme eylemidir. Rabbin çağrısına, İbrahim’i davete Lebbeyk deme gayretidir. Beyt-i Atik’te kölelikten kurtuluşunu yaşama ameliyesidir.
Tavafta Kâbe ile müvacehe’de Rasulullah (S.A.V.) ile kucaklaşıp hasret gidermek ve bağlılığını bir kez daha ilan ve ikrar edip tecdidi iman etmektir Umre.
Umre aşktır aşkın zirve noktasıdır. Âşık’ın maşukuna kavuşma provasıdır. Müslüman kimliğinin yeniden tescilidir. Dünya’dan çıkış mahşer ikliminin hayata taşınmasıdır.
Hayallerdeki sınırlı güzellikleri doya, doya yaşamaktır.
O mukaddes beldelerde Kâbe var, hayali değil bizzat kendisi var. Orada kıbleye dört taraftan yöneliş var.
Orada mahşerin provası kefenin muadili İhram var. Mahşeri bir edayla sağa sola koşturma var.
Orada Arafat var. Vakfede(Umrede sembolik de olsa) bütün bir ömrün hesabını verircesine Mahkeme-i Kübra’nın büyük mahkemenin provası var.
Orada Kuran’ın bütün ihtişamıyla nüzülüne tanıklık eden hatıralar var. Dolu, dolu Kur’an var.
Orada bütün haşmetiyle Elhamdülillah Müslüman’ım dedirtecek Namazın edası var.
Orada yalnız değilime şahitlik yapan ümmet var. Rengi, dili, ırkı, yaşı statüsü ne olursa olsun her çeşit insan var, insanlaşma var.
İşte bütün bunları bulma iradesi var. Umre’de ve Hac’da
Bu iradeyi kuşanıp kutsal yola düşenler Allah’ın evi Kâbe’de bütün dünya Müslümanlarının yürek odağı, beş vakit irtibatın tazelendiği Arzın kalbin de, kalplerini arzın sahibine Arz etmeye namzet hale gelirler.
İslam’ın ilk tebliğ mekânına çile yerine, Müslümanlığının ilanının her türlü zulmü, aşağılanmayı, ezilmeyi, hakir görülmeyi, boykotu göze almak demek olduğu Mekke’ye gelirler ve o ruh halini yaşarlar.
O iradeyi kuşanıp yola düşenler, Medine’de Rasulullah (S.A.V.)’ın yanına sokularak, 14 asrın ardından irtibata geçerler.
Ravza’da yeşil halılar üzerinde Cennet’e gider gelirler.
Medine’de Uhud’u yaşar Hz.Hamza (r.a), Hz.Musab bin Umeyr-i (ra) hisseder hasret giderir.
Hicreti yaşar çileyi yaşar. Bedri, Hendeği yaşar imanını sorgular.
Elhasıl Umre ve Hac da insan; unuttuğumuz dünyaya geliş amacımızı hatırlar. Yüce yaratıcı ile alakasını kontrol etme fırsatı bulur. Kuran’dan ne kadar uzaklaştığının farkına varır.
Kâbe’de kıldığı namaz ve yaptığı tavaf ile huzura yol alır.
Umre’de Rabbi ile buluşma, Rasulullah ile konuşma fırsatı bulur.
Kısaca Umre ibadeti ile kişi; Kalbinin ve Ruhunun bakımını onarımını yapar.
Bayram DEMİRCİ